HALİFELİK KALKTI MÜSLÜMANLAR ŞAMAR OĞLANI OLDU.UYAN MÜSLÜMAN.
Köy odasında komşular oturmaktadırlar. Mevzu yılbaşıdır. Herkes fikir beyan eder. Yılbaşı Hıristiyan işidir. Yok Hıristiyan adeti değil yahudi empozesidir. Yılbaşı diye isyan ve fuhuş yapılması doğru mu? İnsan yaşlanıyorum diye eğlence yapar mı? Yılbaşı diye çılgın bir eğlence , işret ve kepazelik de neyin nesi? İnsan seneye nasıl başlarsa bir sene boyunca öyle gidermiş sözü kimin? Dini bir mesnedi var mı? Yoksa Hıristiyan ve Yahudi uydurması mı? Yılbaşını dindar Hıristiyanlar da kabul edemiyor. Reddediyorlar. İslam alimleri de feryat ediyor. İslam’da, dinde, sünnette böyle uygulama yok. Dinimiz bunu reddediyor, diye. Fakat hocaların ve alimlerin sesi zaten kısılmış. Yıllarca yapılan menfi propaganda ile bu güzide topluluk adeta eritilmiş. Köşesine itilmiş. Görüş beyan edemez olmuş. Bozuk medyanın saldırıları ile din adamlarına görev yaptırılmaz olmuş. Diyeceksiniz ki hocalar anlatıyor ama fayda vermiyor. O zaman ya hoca ihlaslı anlatamıyor, ya da dinleyenlere Kur’an, hadisi şerif ve dini sohbet tesir etmiyor. Bir kişiye dini konular neden tesir etmez. Peygamberimizin beyanına göre “haram ile beslenen vücuda din tesir etmez”. Yani bizi haramlara bulayarak bozmuşlar. Ama çok şükür din derdi çeken, dini ile gurur duyanlar da az değil.
Yılbaşı kutlamak ne derece doğru? Asla doğru değil. Din ve iman derdi çekenler için çok tehlikeli. Hadisi şerifte” Kim ki bir kavme benzerse, o kavimdendir”. Buyrulmaktadır. Peygamberi zişanımız her hususta Hıristiyan ve Yahudilere benzememeye özen göstermişlerdir. Aşure günü yahudiler de oruç tuttuğu için peygamberimiz bir gün evvelinden oruç tutmayı emretmişlerdir. Sünneti şerifleri inceleyenler, peygamberimizin bozuk din ve inanış adetlerine benzememeye büyük özen gösterip kaçındığı ve bozuk adetlerden rahatsız olduğunu görürler.
İslam dünyasının büyük alimlerinden silsile-i saadatın büyüklerinden İmamı Rabbani müceddidi elfisani, Ahmet Faruk-i Serhendi Hz leri anlatırlar;
Çok sevdiğim bir dostum var idi. Devamlı görüşürdük. Cemaatle namaza gelirdi. İslamı yaşardı. Ehli tasavvuftu. Manevi yaşantısında bir kusurunu görmezdik. Bu kişi bir ara görünmedi. Bir gün hanımı geldiler ve bu kişinin ağır hasta olduğunu söylediler. Biz de yanımızdaki arkadaşlarımızla bu hastayı ziyarete gittik. Çok ağır hasta idi. Fakat manevi hali çok bozuktu. Dünyadan imansız gitmek üzereydi. Kalbinde hiç iman eseri yoktu. Çok endişelendim. Dünyadan imansız gidip ebedi cehennemlik olmak üzereydi. Ben de çok üzüldüm ve dehşete kapıldım. İnsanın dünyadan imansız gitmesinden daha büyük bir bela olamazdı neuzu billah. Hanımına sordum. Biz bunu ehli iman bilirdik. Ehli takva bilirdik dediğimde hanımı,
-Bunun bir kusuru vardı. O kusurunu kimse bilmezdi. Benim eşim “Hinduların yortu ve eğlencelerini seyrederdi. Onları izlemekten zevk alırdı . Dedi. Hanımından bu sözleri duyunca kalbinde neden iman eseri kalmadığını anladım. Kıbleye dönüp duaya başladım. Uzun müddet dua ve ilticadan sonra kalbinde iman emareleri belirdi. Ve biraz sonra da kelime-i şahadet ile vefat nasip oldu. Ben de sevindim. Bir Müslüman’ın daha dünyadan iman ile göçmesine çok sevindim.(Allahu Teala peygamberlerine mucizeler verir. Mürşidi kamil makamındaki müminlere de kerametler verir. Sevgili peygamberimiz"(Hakiki)Müminin ferasetinden( bakış ve gizlilikeri anlayışından)korkunuz. Muhakkak onlar Allah'ın nuru ile bakarlar, buyurmuşlardır.(Sizin manevi yönünüzü , kalbinizden geçenleri bilirler.Nitekim menakip kitaplarında bu hususta bir çok menkibe anlatılır.)
Bu ve buna benzer bir çok hadiseler ve din alimlerinin görüşü, yılbaşı gibi yortulara katılmanın tehlikesini göstermektedir. Şu an dünya nefis ve şeytan için tüm imkanları sunmakta. Ehli iman için de tam bir eziyet hali arz etmektedir. Nasbi olanlar anlar ve iman derdine düşer. Din ve imanına zarar verecek hallerden kaçınır.
KÖY ODSINDA SİYASET KONUŞULUR
Köy odamız kültür , görgü, haber, görüş alışveriş yeridir. Güzel dinimizin tezahürü olan bir kibarlıkla sohbetler yapılır. Görüşler bildirilir. Devlet işleri sohbet konusu yapılır. Parti konuşulur. Devlet hizmetleri konuşulur. İyi hallerden memnun olunur. Menfi hallere üzülünür telaşesi çekilir. Şöyle olsaydı, böyle olsaydı denir. Parti ve siyasi görüşler bir tarafa bırakılıp baştaki hükümetin başarısına dualar edilir. Devletimizin güçlenmesi, gelişmesi, işlerinin kolay olması arzulanır. Devleti yönetenlere hayır dualar yapılır. “Allah’ım sen devlet düzgünlüğü ver, devlet bozgunluğu verme, ordumuzu karada, denizde, havada muzaffer kıl” diye dualar edilir. Yatsı namazları kılınınca hemen evlere dağılınmaz. Bir hayli sohbet yapılır. Günlük mevzular hakkında konuşmalar yapılmaktadır.
İPREHEM DAYI : Ortalık pek garuşuk. Noolacak büyle gomşular. İddihalar, yoluzluklar..Bu ne büyle yafu..Neriye varu bu işin sonu büyle.Bilmen kine..
MISA DAYI:Yafu Genelgurmay başganını da içeri aldıla. Bu işin sonu neriye varu? Gerçi iddiha taha. Henüz kesinneşmiş bişiyi yok.
HOCA EFENDİ: Mit başganı gasdecileri gezdüdü. Yafu uluderede nooldu acabana? İçimizde casuslar va elleeem. Bi yanışlık va emme ne olduhunu bilmen.
HASAN DAYI:Hocafendi haklısın. Eskidende çok garuşuk şeyler oldu bu ülkede. Sen Mendires’i as. Ondan sonrda yanış ettük deyi herifin kemüklerini getü, anıt mezar yap.
DURMUŞ DAYI:İran Şahı gaçarkene bi uçak dolusu altun götümüş. Gaddafi yirmi ton altunu çölün gumlarına kömmüş. Mübareğin isviçrede bisürü milyar dolar parası varmış. Emme Osmannı patişahları yurtlarından govulunca bişiyi götümemişle. Herifler acından öldüle.Gavur melmekatlarında bulaşuculuk yapmışla. Dilenmişle.
HOCA EFENDİ:Vahdeddün Han giderkene mayışının yarısını geri vermiş. Ayın ortası olduhundan galan kısım hakkım devü demiş. Mübarek çok dindarımış. Nimeti İslam deyi bi fıkıh kitabı va. Onu ırahnetlik Vahdeddin Han yazmış. Kendi adını gullanmamış da “Mehmet Zihni” dakma adını gullanmış ırahmetli.
MISDAFA DAYI: Herifler dini bütün dört dörtlük müslümanımış. Pırav vallaha. Şindi nerede öyle dindar adam? Öyle idareci? Deemü?
HOCA EFENDİ: Osmannının patişahı, paşası, amiri, memuru dindar ve efendiymiş. Allahdan gorkarımış. İçimizdeki Yahudiler bozmuşla bu dööleti. Müslüman görünmüşle fakat yidihü çana pislemişle. Gün gelecek bütün bunnar su yüzüne çıkacak. Masonnar Osmannıyı öyle ele geçürmüşle ki sorman. Patişah Abdülaiz Hanı masonnar öldürtmüşle. Öldürülükene güççük gızı görmüşümüş. Gorkusundan sesini çıkaramamış. Yıllar sonra 134 sene sonra yazduhu hatıratı basılmış da onda yazıyormuş. Televizyonda duydum.
HASAN DAYI:Yafu hocam geçende bahseddiydin bunardan. Gene daldın bu mevzulara.
HOCA EFENDİ:Dosdu düşmanı bilmeli Hasan Dayı. Eğer bilemezsek olumu? Benim bildühümü siz bimezsiniz.Hökümetler deyişince böyük bazallık oluyoru. Yakın zamana gadana bin yıllık namaz vakidini gullanuduk. Diyanete yapılan basguynan namaz vakidi bile deyişdi. Esgiden hutbede Hazreti Ebubekir, Hz Ömer, Hz sman, Hz Ali ve diyer hulefayı zikrederdük. Şindi galdudula. Yakında namazı da üç vakıda endürecekle. Yaşar Nori öztürk öyle deyyormuş. Beş vakıt namaz yok deyyormuş .Taha neler neler. Allah fırsar vermesin bu bozgunculara. Yakın zamanda Müslüm Gündüz, Ali Galkancı gibi kişiler hep masonnarın tegahı. Onnarın kimisi esrarkeş kimisi bilmem ne. Hocalıkla alakası yok.
MUHTAR:Allah bunara fursat vermesin. Ginede duyarlı olmalıyuz.
HACI DAYI: Mukdar yabanova bazarına giddin. Ne bolludu, ne gıtlııdı?
MUHTAR:Her şey boludu. Beşaltı davar, iki at ve üç dana aldım. Eççük bakıyında hayıllı bi müşderi çıkar inşallah.
MEHMET DAYI: Yafu mukdar, benim eşek gocadımı ne? Şunu bi deyüşdürelim Aklında olsun. Olu mu?
MUHTAR: Olu aklımda olsun, memet aga.
KARA MISDAFA: Heydin galkalım. Geç oldu. Erken yatıp erken galkalım. Herkeşe hayıllı geyceler.
Komşular selam ve dua ile ayrılırlar. Damlara bakılır. Sığırlar kontrol edilir. Tavukların deliği kapatılır, tilki girmesin diye. Abdest ve duaile şifa uykusuna yatılır. Sabah namazına kalkalım diye..
KÖY ODASINDA DİNİ SOHBET
Sene 1960 lı senelerdir. İnceöz’ün en neşeli yıllarıdır. Köy çok kalabalıktır. Ankara’ya kazanmaya gidenler dışında herkes köydedir. Gündüz işine bakan köy erkekleri akşamları köy odasına akın ederler. Kış günü olduğu için köy odasının alt katında oturulmaktadır. Bekçi Seyit Dayı sobayı yakmakta, köylüye çay ikam etmektedir. Odanın sıcaklığı gayet iyidir. Ondan da güzeli , Osmansin’li Yusuf Hoca’nın sohbet ve nasihatlarıdır. Köylü yaş sırasına göre oturduğu odada herkes hoca efendiyi dinlemektedir. Herkes hocanın ağzına bakmakta, çıkan ilahi kelamların tefsirlerini edeple dinlemektedir. Güzel dinimizi öğrenme ve yaşama gayretindedirler. Bazen kemali edeple hoca efendiye sorular sorulmakta, ayeti kerime ve hadisi şeriflerden nurlu cevaplar alınmaktadır.
Yusuf Hoca Efendinin konuşmalarından bazıları şöyledir;
*Müslüman demek, dinini ashabı kiram gibi yaşamak demektir. Ensar ve Muhacir ne demektir? İyi bilmeli. Muhacir kafir zulüm ve baskısından dolayı Mekke’den peygamberimizin yanına Medine’ye göç eden Müslümanlar demektir. Muhacirler Mekke’deki evlerini, mallarını, bağ ve bahçelerini, dükkanlarını bırakıp, dinini yaşayabilmek için Medine’ye göç eden Müslümanlar demektir. Ensar da, Mekke’den gelen bu Müslümanlarla evini, tarlalarını, mallarını hayvanlarını kardeş payı bölüşen Müslümanlardır. Peygamberi Zişanımız böyle bir medeniyet getirmiş. Paylaşmayı öğretmiş. Zenginin malında fakirin hakkı olduğunu, dünyanın imtihan dünyası olduğunu, kiminin mal ile, kiminin fakirlikle, muhtaçlıkla imtihan olduğunu anlatmış. Ashabı kiramın bir döneminde hiç fakir kalmamış. Zekat ve sadaka müessesesi işleyince hiç fakir kalmamış.
*Ha unutmadan söylemek gerekir, Osmanlı döneminde de dini yardımlaşma ile fakir kalmadığı zamanlar olmuş. Hz Fatih Sultan Mehmet Han zamanında zekat verecek yer bulamayan birisi, zekatını bir beze bağlayıp işlek bir yerde bir ağaca asar. Üzerine , “Müslüman kardeşim, bu benim zekatımdır. İhtiyacın varsa alabilirsin. Helalı hoş olsun” yazmış.
O zekat üç aydan fazla ağaçta asılı kalmış. Daha sonra bir garip gelmiş ve utana utana o zekatı almıştır.
*Komşular iyi dinleyin. Şimdi sorsak hepimiz Müslüman’ız deriz. Zekat malik olanlarımızın hangisi zekatını tam olarak veriyor? Söyleyin! Zekatını dinimin emri diye hesaplayıp veren var mı? Yok denecek kadar az. Verilmeyen zekatlar kabirde yılan şeklinde kıyamete kadar sahibine azap verecek diye hadisi şerif var. Akıllı ve uyanık olalım.
*Pekiyi dinimizi çoluk çocuğumuza öğretiyor muyuz? Yok ! Öğretemiyoruz. Peki din öğretilmeyince bu çoluk çocuk kendilerine kılavuz olarak şarkıcı ve artistleri görmüyor mu? Onları taklit edip onlara benzemeye çalışmıyor mu? Onlar gibi içkiye, kadına, harama özenmiyor mu? Dinini iyi öğretmezsen olacağı o. Gözünüzü açın. Çocuklarınıza sahip olamazsanız, onlara birileri sahip oluyor. Sahip oluyor da çocukların Hıristiyan mı, Müslüman mı oldukları belli olmuyor. Ayeti kerimede yüce rabbimiz mealen “ Ey iman edenler, kendinizi ve ehlinizi, ev halkınızı, çoluk çocuğunuzu, akrabalarınızı ateşten koruyunuz” buyurmaktadır. Çoluk çocuğunuzu ehil ellerde okutunuz. Dinini ehil insanlardan, sadece Allah rızası için çalışan, din hizmetinden başka gaye düşünmeyen, din sevdalılarında okutunuz. Onlara din hizmetinin salahiyeti verilmiştir. Onlar dinin fahri hadimleridir.
* En çok günahkar olduğumuz bir hususta miras meselesidir. Mirasta İslam’ın emri üzere hareket edebilen yiğitler azın azıdır.Allah’a inanırız da o inandığımız Allah’ın emrince miras bölüşüp helalleşemeyiz. Şeytan ve nefis bizi bile bile haksızlığa iter de biz de aval aval bakarız. Kul hakkıdır, haramdır, zulümdür diyemeyiz. Utanamayız. Çoluk çocuğumuza haram yediririz. Şeriata göre sorup helelleşemeyiz.
* Evimizde, köyümüzde, yöremizde din devam etsin diye bir telaşemiz yok. Çoluk çocuk abdest bilir mi? Gusül doğru bilir mi? Namazı güzelce kılar mı? Bunları düşünmemiz gerekir. Yoksa mesul oluruz. Dinin devamını hepimiz düşünmeliyiz. Çoluk çocuğumuz , neslimiz İslam devam etsin diye düşünmeliyiz. Hiç olmazsa kör sağır olmayıp din hizmeti diye çırpınanlara yardımcı olmalıyız. Cenaze yıkayacak imam bulunmazken din adamları, imamlar ve müftüler yetiştiren ve fahri çalışan bu güzide insanlara yardımcı olmalıyız.
* Unutmayın, dine hizmetten ve cihattan geri kalan Müslümanlara Allah zillet verir zillet. Bugün Arap aleminin ve diğer İslam aleminin çektiği bu zillettendir. Uyanık olmalı aziz Müslümanlar, uyanık olmalıyız. Dinimizin devamına sahip çıkmalıyız.
ACI HAKİKATLERİ BİLİYOR MUYDUNUZ?
Yahudilerin lanetli bir kavim olmaları boşuna değildir. Dünyanın ençok peygamber öldüren, fitne ve fesat çıkaran milleti lanetli yahudi kavmidir.
Hıristiyanlık dinini bir ilah inancından teslise yani üç ilah inancına sürükleyen protestanlığın kurucusu PAULUS YAHUDİ DİR. Bu paulus aslında bir hahamdır. Papaz olarak kendini tanıtmış, zarar verebilmek için hıristiyanlık eğitimi almıştır. Paulus'tan sonra kiliselere resim girmiştir. Hıristiyanlığı bir Allah inancından sapıtıp (Meryem-İsa-Ruhul Kudüs) gibi üç ilaha inandıran yahudidir.
Hıristiyanları kiliseden soğutmak için kilise günü (Pazar günleri) futbol oyununu icad eden yahudidir. Futbol evvelinde hıristiyanları pazar günleri kiliseden uzaklaştırmak için icad edilen bir yahudi tuzağıdır. Bu ateş dünyayı sarmış bundan yahudi de zarar görmüştür.
İslamı bozmak için bütün bozuk mezhepleri kuran dolaylı olarak yahudidir. Bozuk ve batıl bir mezhep olan ŞİA ve kollarını kuran, Hz Ali'ye Allah dedirten yine yahudidir.
Kendisini soykırımdan kurtaran Devleti Aliyeyi Osmaniye 'yi yıkan da yahudidir. Yüzyıllar süren bir planlama ile Osmanlı padişahlarını zehirleyen, saraya vezir olarak girebilen, padişahlara kız veren, Sarı Selim diye anlan Osmanlı padişahına kayınpeder olabilen yahudidir. Bütün bunları müslüman görünerek kendini gizleyerek yapmıştır yahudi.
Bazı tarihçilere göre Kurtuluş Savaşı bir komplo teorisidir. Yahudi ingiliz hanedanının tezgahıdır. Osmanlıyı yıkan ittihat ve terakkicilerin beyin takımı mason ve yahudidir. Cumhuriyetin kurucularının beyin takımının ekserisinin mason ve kendini türk gösteren yahudi asıllı kişler olduğu birçok tarihçiler tarafından iddia edilmektedir.Tıpkı pkk ile mücadeleyi başarısız kılmak için pkk ya yardım eden ermeni asıllı subaylar gibi.
İlk TBMM çok hararetli ve garip tartışmalara şahitlik etmiştir. Bizlerin dindar bildiği Fevzi Çakmak'ın Kemalizm felsefesini ilk ortaya atan kişi olduğunu Kazım Karabekir söylüyor. Fevzi Çakmak'ın Karabekir' e "Biz Mustafa Kemal'i diktatör yapacağız" Kemalizm "diye bir idare sistemi kuracağız " dediği Kazım Karabekir'in hatıratlarında yazılıdır.
Fevzi çakmak kurtuluş savaşından sonra mecilse Mustafa Kemal'e Dört milyon lira zafer hakkı verilmesi için önerge vermiştir. Bir çok milletvekilinin "Bu fakir milletten bu parayı almaya utanmıyor musunuz? diye itirazları baskın gelmiş ve önerge geri çekilmek zorunda kalmıştır.
Bu önergenin intikamı Cumhuriyet kurulunca M.Kemal'e yirmi milyon lira maaş bağlanarak alınmış olmuş. M.Kemal'in maaşı yirmi milyon lira imiş. Vergi kesintisinden sonra net sekiz milyon lira eline geçermiş. (Arşivler ve basın) Dr Rıza Nur ilk meclis milletvekilidir. İlk maarif vekillerindendir. Bir gün Fevzi çakmak'ın kaşındığını görür. Anormal kaşıntısına dayanamaz kendisinin doktor olduğunu belirterek ısrar eder ve Kazım paşayı muayene eder. Bir de ne görsün, Kazım paşa gömleği kirlenince çıkarmamış, üzerine yeni gömlek giymiş, o kirlenince üzerine yeni gömlek giymiş, tam on kat gömlek üst üste. Böylece vücudunu bit sarmış ve uyuz olmuştur.
İkinci meclis tarafından Türkiye'nin dininin Hıristiyanlık olması için altı aydan fazla bir komisyon çalışması yapıldığını, bunların meclis arşivlerinde olduğunu biliyor muydunuz??(Alıntıdır)