Mether Marşını dinlerken tüylerimiz diken diken olur. Ayrı bir heyecan duyarız. Gönlümüz İslam nuru ile , cihat şuuru ile, insanlık hizmeti aşkı ile dolar. Hep kahraman Türk Milleti, Orduların pek çok zaman vermiştiler dünyaya şan. Şan ve şeref İslam’a mahsus. İslam’a gönül veren mücahitlere mahsus. Müslümanlara, İslam izzet ve şeref liyakatına sahip olanlara mahsus. Allah katında Allah’a inananlar değerlidir. İmansızlar Allah katında necistir. Ehli iman kıymetlidir.
Alemlerin Rabbi insanları imtihan için yaratıp dünyaya göndermiştir. İnsanlar nefis ve şeytanın düşmanlığına karşı gaflet ettikleri için peygamberler göndermiştir. Peygamberler Alemlerin Rabbi’nin bir ikramıdır insanlara. Allah tarafından seçilmiş, himaye edilmiş müstesna kullardır peygamberler. İnsanların Allah yolunu bulmaları, Allah’ı tanımaları için can siperhane çalışırlar. Allah’ın emrini insanlara tebliğ ederler. Bunu yaparken korkmazlar, yılmazlar. Sevgili peygamberimizin Taif’e kölesi Zeyd ile İslamı tebliğ için gidişi çok manidardır.İslam’ı anlatma ,sabır ve müsamaha cihetinden çok öğreticidir. Nasipsiz müşrikler peygamberimizin tebliğini dinlemek istemediler. O mübarek Sultan’ı taşladılar. Mübarek vücudu kanlar içinde kaldı. Cebrail AS geldi. Allah’u Teala’nın selamı var. Beni senin emrine verdi. İste, buranın altını üstüne getireyim diye buyurduğunda, peygamberimiz “Ya Cebrail, ben bunların hidayetini isterim” buyurdular. Bunların neslinden ehli iman geleceğini ümit ederim buyurdular. Mübarek vücutlarını yaralayanlara beddua etmediler. Aynı yüce peygamber Hendek Harbinde düşmanın sıkıştırması ile ikindi namazlarını kazaya bırakmak zorunda kalınca çok üzüldüler. Namazını kazaya bıraktıran bu ehli küfre beddua ettiler. Demek ki,namazı kazaya bırakmak bu derece tehlikeli. Allah’ı herkesten daha iyi bilen peygamberimiz namazı kazaya bırakmaktan bu derece üzüntü duymuşlar. Allah katında namazın ehemmiyeti bu derece büyükmüş.
Ya bizler.. Namaz kılmak nasip olmayan sözde Müslümanlar..Namazımı kılmam ama inancım sağlamdır gibi şeytan avutmaları ile avunan bizler. Kıldığımız namazda doksan yanlışı olan bizler. Kıldığımız namazda namazı bozacak hallerimiz olduğu halde bunları bilmeden namaz kılan bizler. Ehemmiyetini bilemeden sevabını uçura uçura oruç tutan bizler. Zekat verecek derecede olduğumuz halde, zekat vermek nasip olmayan bizler. Zekat’tan habersiz bizler. Zekat hatırlatılınca sara hastalığına tutulur gibi rahatsız olan bizlerin hali nice olacak?
Kosova’ya, Mohaç’a, Yemen’e , Viyana’ya, Plevne’ye giden ecdat neden gitmiş. Oralarda şehit olan kutlu ecdat toprak altından bize bakıyor. Topladığı vergilerin birkaç kat fazlasını buralara harcayan tok Osmanlı oralarda gül bahçesinin gülleri gibi. Peygamberinin emri ile gitmiş buralara. Bir kişiye daha İslam nasip olsun diye. Bir kişi daha ebedi saadete ersin diye. Peygamberinin misyonunu iyi anlayan bu kutlu ecdada rahmetler olsun. O ahret sultanlarına rahmetler olsun. Ordusuna Mehmetçik (Muhammedcik) diyen o aziz ervaha rahmetler olsun. Peygamberimizin övdüğü Hz Fatih’e ,O’nun ordusuna, ehli iman tebasına rahmetler olsun. Onun evladı bütün sultanlara ve İslam ervahına rahmetler olsun. Onlar zamanında kapılar kilitlenmezdi. Evlere misafir odaları yapılırdı. Hanlarda Müslim gayri Müslim denmez, gelen herkes üç gün ücretsiz misafir edilirdi. O neslin kutlu çiftlerinde 640 senede sadece 7 veya 8 boşanma olmuştu. Aile bağları bu derece sağlamdı. Komşusunun siftahını düşünebilen onurlu esnaflara rahmetler olsun. Zimen defterlerini , zamanın bakkal borç defterlerinden borçlunun haberi olmadan borç sildiren zenginlere rahmetler olsun. Komşumuz aç olsa bile haberimiz olmayan bizlerin hali nice olacak? Nefis, şeytan bağlamış bizleri. Akrabayı kibir ve gururla hatırlarız. İstihza ile hal hatır sorarız. Haset ve gayzımız akrabalarımızın iyi olmasını istetmez. Akrabanın kötü olması için gerekirse sihir yaptırırız. Beddua ederiz. Çoğu zaman da bu beddualar bize döner. Belalar bize gelir de anlayamayız. Mazlumun sahibi Allah’tır. Bu dünya sahipsiz değildir. Ahret haktır. Hesap kitap haktır. Bela gelmeyince anlayamaz olmuşuz.
Şanlı Osmanlı evlatları bu hallere nasıl düştü? Osmanlı yıkılınca teşvik edilen batılılaşma mı bozdu bizi? 1927 li yıllarda sadece İstanbul’da açılan 174 umumhane ve 4500- 5000 civarında fahişe mi bozdu ahlakı? Allah demenin yasak edilip ezan ve Kur-an’ın yasak edilmesi mi? İslam yazısının değiştirilip geçmişle bağımızın koparılması mı? Kur-an okutanların hapislerde inletilmesi mi? Yoksa beş yüz binden fazla din adamının pervasızca katledilmesi mi? Bu din adamlarından bazılarının önce asılıp mahkemelerinin sonra yapılması mı? Yoksa Kur-an yazısını terk etmemiz, Kur-an kültüründen yüz çevirtilmemiz mi? Bize yapılan bu tecavüz ve zulümlerden rahatsız olamayacak kadar benliğimizi kaybetmemiz mi?
Tarih tekerür eder miydi? Eğer ibret alınsaydı. Allah’ım, Türk milletini hüviyeti asliyesine döndür. Ümmeti Muhammed dünya üzerinde garip ve perişan. Oluk oluk İslam kanı akıyor. Türk milletini bu ümmete hami eyle. Hizmeti İslam ile muazzez eyle. Üzerimizdeki gaflet uykusunu kaldır. Maddi manevi hastalıklarımıza şifalar lutfeyle. Bizlerin üzerine ölü toprağı serpilmiş. Aslımız neslimiz bize unutturulmuş.Toprağın bağrındaki çiçekler hürmetine. Tenleri çürümemiş aziz şüheda hürmetine. Gazabını geçmiş bulunan rahmetin hürmetine. Uyandır bizleri bu kesif gafletten. Peygamberlerin Seyyidi hürmetine…Yine şu kokuşmuş dünyaya adalet dağıtalım. Bizi yine düşmanlarımız bile methetmek zorunda kalsın. İslam’a ve insanlığa hizmet için kahraman olan bu millete yardım et de akan mazlum kanları dursun. Ümmeti Muhammed, ehli küfrün şamar oğlanı olmaktan kurtulsun.