sebnemikrami - BİR İMAMIN FERYADI
   
  KÖY ODASI SOHBETLERİ
  GÖNÜL PINARIM
  Ziyaretçi defteri
  İNCÖÖZDE DÜÜNER
  KIRINTILAR
  Köyüm Hakkında
  YUNUS ŞİİRLERİ
  KÖY ODASI SOHBETLERİ-2-
  MİLLİ BENLİĞİNİ BOZUN, TÜRK MİLETİNİN
  BİR İMAMIN FERYADI
  OSMANL HANEDANI SEYYİTLERDEN Dİ
  İSLAMİ ŞUUR VİDEOLARI
  AYKIRI VE İLGİNÇ VİDEOLAR
  YAZILARIMIZ
  MÜBAREK BAYRAM GELMİŞ
  HEP KAHRAMAN TÜRK MİLLETİ
  O GÜZEL GÜNLER HAYAL OLDU



BİR İMAMIN FERYADI Bir emekli imamla oturmuştuk. Havadan sudan konuşuyorduk. Bir ara imamlığın kutsallığına geldi söz. İmam şöyle yüzümüze baktı. İmamlık kutsal olmasına kutsalda.. Hakkıyla yapabilirsen dedi. Yoksa cemaatin günahı boynunadır. Çok garip ve dertli hadiselerle karşılaşırız. Bazen çaresiz durumlara düşeriz. Bazen cemaat bizi yersiz yere eleştirir. Cehalet diz boyu. Cemaate dini anlatamıyoruz. Vaazlar ve hutbeler merkezden geliyor. Onlar da güncel konularla ilgili. Küçümsemiyorum. Kızılay, yeşil ay haftası vb ..konulardan da konuşulmalı ama millet namaz kılmayı bilmiyor. Namazda öyle hatalar yapıyor ki, namazı olmuyor. Abdestlerinde hatalar var. Öğrenelim diyemiyorlar. İbadetleri olmuyor. Vacip sünnetleri tam yapamazsan namaz olmaz. İnanç ve itikat yönünden de çok sakatlık var. Adam dinden çıkacak sözleri söyleyebiliyor. İmanının gittiğinin farkında değil. Nikahını gidecek sözleri ve halleri bilemiyor. Eşi ile nikahı kalmıyor da farkında değil. Cehalet almış yürümüş. Adam okumuş üniversite bitirmiş ama kıbleyi gösteremiyor. Nikahının kıyılmasını istiyor. Kıymasan çok ağırına gidiyor. Kıysan adam İslam’ı hiç bilmiyor. Ne yapacağımızı bizde şaşırıyoruz. Sokakta gezerken öyle sözler duyuyoruz ki, adam o anda gavur oldu farkında değil. Nikahı boş oluyor farkında değil. Beni dinime hangi sözler ve haller zarar verir bilmiyor. Kötülüklerle övünür hale gelmişiz. Haramı helali unutuşuz. Maalesef yıllarca susturulduk. İslam düşmanlığı adeta devlet eliyle yapıldı. Medya ve sinema sektörü maneviyatımızı öldürdü. Dini konular ve din adamları belli çevrelerce devamlı kötülendi. Alay edildi. Ta Osmanlı devrinde başlatmış ittihatçılar bu zulmü. Fen okulu muallimleri 20 lira maaş alırken aynı özellikteki din okulu muallimlerine 5 lira maaş vermişler. Maksat, dini zayıflatmak. Zayıflatıp yok ta etmişler. Ümmeti Muhammed’in evladı perişan ve içinden çıkılamaz bir din ve ahlak karmaşasına düşmüş. İşin garip tarafı herkes kendini hoca zannediyor. Kibir ve gurur gözlerini kör etmiş. Kalplerini mühürlemiş. İmam efendinin gözleri buğulandı. Miras ve nikah yönünden gırtlağımıza kadar haramlara batmışız. Anlatbilmek, hataları gösterebilmek te çoook zor deyip hüzünlendi. Haramlar nesli bozar.Haram ile beslenen evlattan hayır gelmez. Haram ile beslenen nesil gittikçe dinden uzaklaşır. Hoca efendiyi dinleyince ben de hüzünlendim. Perişan halimize çaresizliğin üzüntüsü ile vedalaştık..

 SARIĞI  YIRTILAN  İNCEÖZLÜ
   1930 lu seneler. Osmalnlı’yı yıkan ve devlet idaresini ele geçiren sebatay’ların en azgın seneleri. Medreseler kapatılmış, camiler ahır ve meyhane yapılmış, İslam harfleri değiştirilmiş yerine Latin alfabesi getirilmiş. Bütün bu yeniliklerde derin yahudi hesapları var. İçimizdeki dini zayıf kişilerce zulüm yönetiminin planlı propagandası yapılmakta. Dini olan kazanamaz denmekte. İttihat ve terakki denilen yahudi örgütünün devamı örgüt ve kuruluşlarca devamlı ve rutin şekilde İslam düşmanlığı yapılmakta. Dünyada hiçbir ülke gelişmek için yazısını değiştirmezken ilerleme ve gelişme yalanları ile yazımız değiştirilmiş. Asıl gaye ise Türk milletinin Müslüman evlatlarının şanlı tarihleri ile bağlarını kesmek. Şanlı ecdatlarını unutturmak. Kimliğini ve özünü bozmak. Osmanlı’nın bir daha ayağa kalkmasına mani olmak. Allah demek yasak edilmiş.  Ezan Türkçeleştirilmiş.
   Cumhuriyetle gelişiyoruz diye yalanların en edepsizi halka propaganda ile yutturulmakta. Devlet terörü estirilmekte. Şapka giymedi diye kadınlar bile asılmakta. Çağdaş uygarlık seviyesine çıkmak için ilk sanayi hamlemiz  Ankara bira fabrikası. Sadece İstanbul’da 187 den fazla genelevi açılmış. Yine sadece İstanbul’ da beş bin den fazla kadın genelevlerinde çalışmakta.İnsaflı batılıların bile hayran aldığı Osmanlı kişiliğini mahvetmek için gereken yapılmakta.  Gelişmekten ve ilerlemekten anlaşılan bu. Laiklik diye uydurulan kavram sadece İslam düşmanlığı ve Müslüman’a zulüm olarak kullanılmakta.  Hıristiyan ve Yahudi tarikatları serbest olduğu halde İslam tekke ve zaviyeleri kapatılmıştı. Cumartesi ve Pazar Hıristiyan ve Yahudilere dini tatil olmuş. Müslümanlar da bu tatile zorlanmış. Cuma şuuru unutturulmaya çalışılmıştı.  Kemalettin Kamu ismindeki şair ;
   Ne örümcek, ne yosun,
 Ne mucize, ne füsun;
 Kabe Arap’ın olsun,
 Çankaya bize yeter.
Diye İslam’a ve Müslümanlara saldırmakta ve Müslümanlara hakaret etmekteydi. Prof. Mehmet Kaplan’ın tespitlerine göre zamanın siyasi görüşlerine kutsallık verilmek istenmişti.(Haluk’un Amentüsü..Tevfik Fikret) 1945 lerde yerle bir olan Almanya ve Japonya dünya devi olurken, biz yalan ve desiselerle uyutulmaktaydık. Biz onlardan 22 sene önce kalkınma hamlesine başladık. Onlar 1945 e harp gördü, biz harp te görmedik. Fakat şu an, onlardan kıyaslanamayacak kadar gerilerdeyiz. Almanya’nın ihracatı bir trilyon doları geçmiş. Biz 120 milyar dolarları başarı kabul ediyoruz. Türk milleti, ne zaman kalkınmak istese, ihtilallerle önü kesilmiştir. Bu millete nefes aldıran Menderes, sudan bahanelerle, yahudilerce içimizdeki ittihatçilere astırılmıştır. Özal da, sırf ülkeye faydalı diye zehirlenmiştir. Ülkeyi yönetenler kalkınmaya, sanayileşmeye bakmaz da bol bol marş yazar, gazel okur.
 İşte bu karanlık ve zulüm devrine, 1930 larda  bir İnceözlü , arıcı Hüseyin Hocanın dedesi Hatip Hüseyin Hoca,  Çeltikçi pazarına gider. O bir Osmanlı alimidir.  Yüzyıllardır atarından gelen kıyafeti ile gezmektedir. Başında taylasan sarığı vardır. Dünya telaşı işlerini görmektedir. Cumhuriyet kurulunca resmi görevine son verilmiştir. O da Kızılcahamam’ın bir köyünde imametlik yapmaktadır. Bir işi için Çeltikçi pazarına gelmiştir. O zamanlar Yaban Ova pazarı derler, Çeltikçi pazarına. Koca Hatip pazarda gezerken, üç  jandarma gelir yanına. Kılık kıyafet kanunu duymadın mı? Neden sarıkla dolaşıyorsun? Diye azarlarlar. İteleyip kakalayarak başındaki sarığı alıp yırtarlar. Hakaretler  ederler. Bu hadiseyi görenler, hocayı tanıyanlar da korkularından sahip çıkamazlar. Uzaktan ürkek ürkek seyrederler.  Jandarmalar uzaklaşınca, tek suçu atalarından gördüğü şekilde İslami giyinmek olan, hoca ayağa kalkar. Üstünü başını çırpar. Üzüntülü bir haldedir. Baş açık gezmeyi sevmez. Şapkayı da küfür alameti kabul ettiği için bir sarık daha almak ister. Bir dükkana girer.  Bir sarık alır. Eline alıp köyde giymeyi akıl edemez. Sarığı sarar köye dönmek için yola çıkar. Jandarma çavuşu görev başındadır. Gözünden bir şey kaçmaz. Hemen koşarak gelir. Tekme tokat girişir. Hocayı tanıyanlar koşarlar. Güç bela kurtarırlar jandarmanın elinden. Üstünü başını silerler. Ağız ve burnundan akan kanları yıkarlar. Jandarma komutanı sanki işgal kuvvetidir. Ağza alınmayacak şekilde hocaya, mukaddesata sövmektedir. Orada bulunanlara seyredenlere gözdağı vermektedir. Homurdanıp sövüp sayarak uzaklaşır komutan. Seni bu sarıkla asarım ha. Şapka giyeceksin der. Bereket hocayı içeri atmak aklına gelmez. Sevenleri ve tanıyanları hocayı bir dükkana alırlar. Ağzından burnundan akan kanları yıkarlar. Hoca çok üzüntülüdür. Bunlar işgal askeri mi? Bunlar yunan veya İngiliz mi? Ben atalarımın vatanında dinimi yaşayamayacak mıyım? Diye ağlar. Bir sarık daha alır. Yüküne koyar. Başı açık olarak köyüne gelir. İmamlığı bırakır. Köyünde çiftçilikle uğraşmaya başlar. Kendi köyünün imamlığını yapar.
 Namazlarından sonra,  “Ya Rabbi beni bu zalimlerin elinde fazla rüsvay etme. Hayırlısı ile emanetini al. Diye dua eder. Çok geçmeden de bir Cuma gecesi, seher vakti vefat eder. Allah rahmet eylesin.
 
 İNGİLİZLER-VEHHABİLİK VE İMAMLAR
 Dünyadaki bütün fitne ve fesatlar yahudinin başının altından çıkar. Yahudiler kendilerini diğer insanlardan üstün sayar. Yahudi olmayan insanlar, yahudilere göre birer eşya ve hayvan gibidirler. Diğer insanların can ve mallar yahudiye helaldir. Yahudiler fırsatını bulunca , kendini güvende hissedince diğer insanların malını çalarlar. Diğer insanları öldürürler. Bunda bir beis yoktur onları dini inançlarına göre.
   ABD de yayınlanan 53 küsür bölümden oluşan “gelenler “ belgeseline göre Mısır hanedanı yahudi idi. Firavun sülalesi yahudi idi. Yüzyıllarca Mısır’ı sömüren bu hanedan daha sonra Britanya’ya göçmüş ve orayı idare eder olmuşlardır. Bu bilgilerden anlaşılıyor ki, İngiliz idarecileri ve hanedanları yahudidir. Peygamberimize ve islama amansız düşman olan yahudiler bu düşmanlıklarını İngiliz devleti ve milletini kullanarak yapmışlardır. Osmanlı’yı ve halifeliği İngilizleri maşa yaparak yıkmışlardır. Arapları Osmanlıdan koparan İngiliz casus Lavrens aslen yaudidir. Milliyetçilik akımlarını körükleyerek Osmanlı ülkesini onlarca devlete ayırıp parçalamıştır. Parçalanan Müslümanların yutulması çok kolay olmuştur. Arapları Osmanlıya düşman eden casusların başında bu Yahudi “lavrens” gelir.
 İngilizler binlerce casusunu din adamı kılığına sokmuştur. Casuslarını bir müftü kadar bilgili yetiştirmişler ve Osmanlıda dini görev almalarını sağlamışlardır. Bu ingiliz casusu imam ve müftüler eli ile ehli sünnet inanç ve amelini yıkmayı gaye edinmişlerdir.
   Bir müftü kadar İslami bilgilere vakıf olan İngiliz casusu “Hamper” vasıtası ile “Vahhabilik” denen bozuk mezhebi kurmuşladır. “Bir İngiliz casusunun hatıraları isimli eserde bu mevzu tafsilatı ile anlatılmaktadır. İngiliz Hamper’in imam Abdulvehap’ı İngiliz kadınları, içki ve para ile nasıl kandırdığı tafsilatı ile açıklanmaktadır. Güzel bir İngiliz kızı ile evlendirilen Abdülvehap’a maddi yardımlar da yapılmaktadır. Hamper, bu kızdan ne yapıp yapıp imama içki içirmesini ister. İçki içmeye yanaşmayan imam kadının da cilvesi ile içkiyi “sulandırarak” içmeyi kabul eder. Daha sonraları da susuz içmeye başlar. Hamper hatıratlarında “kadın içerden ben dışarıdan uğraşarak imamın imanını, elbise çıkarır gibi soyup aldık” der. Daha sonraları bu imama “Vehhabilik” mezhebini kurdururlar. İngilizlerin yardımı ve muazzam maddi destekleri ile bu mezhep Araplar arasında yayılır. Zaten Araplar için yerleşen onbinlerce ingiliz-yahudi casusu arap kızları ile evlenmiştir. Araplarla akraba olmuştur. Bu yolla çok büyük bir taraftar kitlesine sahip olmuşlar. Bu kitle vehhabiliği hemen kabul etmişlerdir. Böylece vehhabilik süratle Araplar içinde yayılmıştır.
   En büyük gayeleri ,İslam’ın saflığını bozup sulandırmak olan yahudiler, vehhabilik mezhebi yolu ile “Rasulullah, sünnet, evliya sevgisi ve ehli sünnet itikadını kaldırmak için çok uğraşmışlardır. Kur’an-ı Kerim’in tefsir ve izahı olan sünnete düşman olan vehhabiler  İslam’ın özünü unutturmak, İslam’ın safiyetini bozmak için muazzam bir gayrete girmişlerdir. Vehhabiler şeytani bir fikir ve hile ile “Alimler peygamberlerin varisleridir” HŞ deki sırrı sezmişler ve alim ve evliya düşmanlığını da kendilerine destur etmişlerdir. İslam’ın ruhu olan, feyiz ve müteharrik güç kaynağı olan evliya ve onların manevi hayatlarını sürdüğü türbelere harp ilan etmişlerdir. Müslümanların peşinden, yolundan, düstur ve prensiplerinden istifade etmesini istemedikleri mübarek zaat kabirlerini yıkıp talan etmişlerdir. Daha düne kadar “Cennetül Baki” mezarlığında bulunan güzide ashap kabirleri İngiliz uşağı vehhabilerce yıkılıp talan edilmiştir. Vehhabier kabir ziyaretini şirk kabul ederler. Halbuki peygamberimiz kabir ziyaretini emir buyurmuşlardır. Bir evliya ve peygamber kabrini ziyaret edenin imani ve dini duyguları coşar, imanları kuvvetlenir. Kabir ziyaretinde çok büyük faydalar vardır. Dünyadakiler ibret alır, dünya sevgileri azalır. Kabirdekiler de okunan Kur’an ve dualardan hisseyap olurar, nimetlenirler. İşte vehhabiler böyle bir hayır kapısını kapatmak istemişlerdir.
 Arap aleminde taraftar bulan vehhabilik, güçlü Yahudi ve mason ve Yahudi desteği ile bizde de geniş taraftar bulmuştur. Ehli sünnet yolunu yıkmak için uğraşan yahudiler ve taşeronu ingilizler , bizde de dine atom bombası tahribatı yapmışlardır. Osmanlı’yı yıkan ittihat ve terakkiciler kafalarına göre din adamı yetiştirmişlerdir. Vehhabi ve ruhsuz, maneviyatsız, ehil olmayan din adamı yetiştirerek halk üzerindeki dini şuur ve iman nurunu söndürmeyi istemişlerdir.” Melek diye bir şey yoktur, melekler rüzgardır “ diye açıklama yapan diyanet işleri başkanını hepimiz tanırız. İmanın şartlarından birinin de meleklere iman olduğunu çobanlar bile bilir. Bu kişilerin neye hizmet ettikleri, kimin davulunu dövdüklerini  çobanlar bile bilirler. Diyanet işlerinden sorumlu  bir bakan’ın “ben gezilerimde kiliseleri de ziyaret ederim ve büyük zevk alırım” sözleri daha dünlerde çarşaf çarşaf gazete haberiydi. Bir Müslüman kiliseden nasıl zevk alır?  Vicdanlarını kaybetmemiş kişiler buradaki inceliği anlarlar.
 Hulasa olarak, haçlı ve yahudilerce Osmanlı yıkılmıştır. Müslümanların birlik ve beraberlik bağı olan halifelik kaldırtılmıştır. Ehli sünnet yolu yok edilmek için vehhabilik vb bozuk akımlar dış güçlerce desteklenmiştir. Açılmak zorunda olan imam hatiplerde devlet kontrolü olduğu için vehhabilik ve mezhepsizlik zaman zaman, devlet eli ile teşvik ve gaye edilmiştir. Dinler arası diylog saçmasına bu mihraklar ses çıkarmamaktadırlar. Allah bu milletin evladını bu şer odaklarının tasallut ve iğvasından hıfzu himaye buyursun. Dinimiz unutturulmuş,dini duygularımız dibe vurmuş, namaz ,zekat ve diğer güzelliklerden mahrum bırakılmışız. Çok şükür ki, Müslüman’ız demeyi unutturamamışlar.

 
 
   
Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol